7 Oca 2010

peki bu neymiş?

Hayat zormuş bunu öğrendim. Biri arasın da konuşalım diye beklemek büyük sabırmış. Ama konuştuğunda sevinçten ağlamamak daha büyük sabırmış. Sesini duyup mutlu olmak mutlulukların en güzeliymiş o an. Hasta olduğunu bilmek bir anda üzüverirmiş insanı. Gülüşünü duyduğunda bütün keyfin yerine geliverirmiş. Konuştukça anlarmışsın onu ne kadar özlediğini..

Onu yeniden görebilmekmiş karşında kanlı canlı, en büyük isteğin. Daha fazla değil.. Hayatının çılgınlığını bile yapmaya hazır çarpan bir kalpmiş seninkisi. Yalnız kaldığını düşündüğün anlarda gözlerini kapayıp hayal etmekmiş birlikte geçen zamanları, işte bunun adı özlemekmiş. Her gün değil her an düşünmekmiş, şimdi ne yapıyor olduğunu. Canı sıkılıyor mudur acaba demekmiş, karnı tok mudur sırtı pek midir diye dertlenmekmiş, birine değer vermek.

Yanında olmasa da, yanındaymış gibi hissedebilmekmiş ara sıra avunmak. Resimlerine bakmakmış deli gibi, hakkında yazılanları takip etmekmiş. İşte bu da manyaklıkmış, en harbisinden. Korkmak, aklını kemiren “bir gün hayatından çıkabileceği” düşüncesiymiş. Hiç çıkmasın istemek en büyük muhtaçlıkmış hayatındaki. Ettiğin en büyük lanet, seni aradığında kahrolası telefonun sesini duymamakmış. Geri arasan nafile istersen onbin kere dene, kimsenin cevap vermeyeceğini bilmek en büyük hayal kırıklığıymış. Onunla belki de 1 dakika 9 saniye konuşabilme fırsatını kaçırmak. Konuşurken her bir dakikanın ve hatta saniyenin ne kadar mutlu ettiğine bakılırsa, en büyük çocuklukmuş yaşadığın.

Kıskanmayı onun sayesinde öğrenmişsin de, bi ona belli etmemeyi öğrenememişsin. “Şimdi burada olsa..” başlıklı cümlelerin de boğazında düğümleniyor ya, işte bu en büyük hüznün belki de. Ama hayalinde boynuna atlıyorsan, işte sana en büyük özlem. Peki bu ne? Aşk mı? Seviyor musun onu?

0 yorum: